Kansızlık, bebeklik döneminden itibaren hayatın çeşitli evrelerinde karşımıza çıkabilen yaygın bir sağlık sorunudur. Her ne kadar tehlikeli bir hastalık olarak değerlendirilmezse de, belirtilerin ağırlaşmaması için mutlaka tedavi edilmelidir. Kanda bulunan kırmızı kan hücreleri, yani alyuvarlar, oksijeni akciğerlere taşıyan ve kandaki hücrelerin kırmızı renk almasını sağlayan hemoglobin içerir. Her nefes alışımızda akciğerlerde bulunan oksijen, hemoglobin sayesinde taşınır. Hemoglobin değerlerinin düşük olması, kişide kansızlık hastalığı teşhisinin konulmasına yol açar.

Kandaki hemoglobin düzeyleri kadınlarda 12 g/dl'nin, erkeklerde ise 13 g/dl'nin altına düştüğünde kansızlık olarak değerlendirilir. Kadınlarda kansızlık hastalığı, erkeklere oranla daha sık görülmekte; ancak erkeklerde görüldüğünde daha tehlikeli olabilmektedir. Bu nedenle, kansızlık basit bir sorun olarak görülmemeli ve mutlaka tedavi edilmelidir.

Hafif kansızlık vakalarında tedavi, genellikle hap veya şuruplarla başlar. Bu tedaviye ek olarak, hastanın kansızlığı gideren besinlerle desteklenmesi, gerekli kan değerlerine kısa sürede ulaşmasını sağlar. Ancak bazı durumlarda kansızlık hastalığının ihmal edilmesi, kan değerlerinin vücutta çok fazla düşmesine yol açabilir. Bu durumda hastaya kan verilmesi gereklidir ve hasta, 1-2 gün gözlem altında tutulduktan sonra taburcu edilir. Ayrıca, doktorun reçete ettiği ilaçları düzenli olarak kullanmak da önemlidir. Kan alan hastanın beslenmesine dikkat etmesi ve kan değerlerini sağlık kuruluşlarında normale gelene kadar düzenli olarak kontrol ettirmesi gerekmektedir.